Kategoriler

23 Eylül 2014 Salı

Dünyanın en kısa süreli savaşı

İngiltere-Zanzibar Savaşı

Sömürgeci zihniyeti en üst seviyede olan İngiliz İmparatorluğu sömürdüğü her ülkede düzen, nizam ve intizamı gerek diplomasi gerekse güç kullanarak sağlamıştır. İster haklı ister haksız olsun bu alandaki başarıları Birinci Dünya Savaşı sonlarına kadar sürmüş ve İngiltere yıllarca biriktirdiği herşey bu büyük savaşta tüketmiştir. İngilizlerin tarihte yaptıkları bir çok kanlı ve çok uzun süreli savaşlar vardır. Bunların belkide en önemlisi Fransa ile gerçekleştirdikleri 100 yıl savaşlarıdır ki bu savaşta 100 yıl değil 115 yıl sürmüştür. İngilizler belkide kaderin bir cilvesidir ki 27 Ağustos 1896 yılında çok kısa süreli bir savaş gerçekleştirmişlerdir. Tarihe İngiliz-Zanzibar savaşı veya diğer adıyla Dünyanın en kısa süreli savaşı olarak geçen bu olay İngiltere ile sömürge Zanzibar Sultanlığının darbecisi arasında yaşanmıştır.









İngiltere ile iyi ilişkilere sahip olan Hamad bin Thuwaini öldükten sonra kendi kanından yeğeni Khalid bin Bargash darbe yaparak yönetimi eline geçirdi. İngilizler ise daha kolay anlaşma yapabilecekleri ve uyum sağlayabilecek olan tek kişiyi Hamud bin Mohammad olarak görüyorlardı. Dolayısıyla onun yönetime geçmesi için her türlü desteği sağladılar. İlk olarak Bargash'a uyarıda bulunuldu. "Önce Diplomasi" denildi ve ardından ise Bargash'ın asker toplaması İngilizlerin Diplomasi oyununu bitirip yerini çatışmaya bıraktı. İngilizler 5 savaş gemisi ve 900 kadar askerle Zanzibar ordusuna destek verdiler ve Zanzibar düzenli ordusu Bargash'ın 2500 askerle korunan sarayını kuşattı. İngilizler ateşe saat 09.02 gibi başladılar. Amerikan elçiliğinden umduğunu bulamayan Bargash yaklaşık 38 dakika sonra yani 09.40 ta Alman İmparatorluğu elçiliğine sığındı ve ateş durduruldu. Tarihin en kısa süreli savaşı olarak kayda geçen bu savaşta Bargash'ın iadesi için baskı yapan İngilizler, Almanlardan gerekli adımı göremedi ve Bargash kaçmayı başardı. Fakat bir süre sonra ingilizler tarafından yakalanıp Mombasa'da ölene kadar yaşamasına izin verildi...





22 Eylül 2014 Pazartesi

Sultan Süleyman ve Şah Tahmasp Rekabeti

Ezeli Düşmanların Rekabeti





Mimar Sinan'ın büyük bir çaba sarfederek, büyük bir özenle, Sultan Süleyman'ın emriyle yapımına başladığı Süleymaniye Camii'nin yapımını yaklaşık 3 yıl kadar durdurmuştur. Bunun sebebiyse temelin tamamen yerine oturmasıydı. Tabi bu durum bir çok Süleyman düşmanı tarafından kullanılmak istenmiştir. Bunların en başında ise İran lideri Şah Tahmasp gelmekteydi. Haberi alan Tahmasp, İstanbul'a kervanlarla elmas yollamıştır. Süleymana elmaslarla beraber birde mektup gönderen Şah Tahmasp;
"Haber aldık ki büyük camiyi tamamlamaya kudretiniz yetmeyip yapımından vazgeçmişsinizdir. Size dostluğumuzun bir göstergesi olarak bu değerli mücevheratları gönderdik ki gayretinizde bizimde bir katkımız olsun." 

demiştir. Mektup aslında herşeyi anlatmaktadır. Tahmasp ezeli düşmanı Süleyman'a adeta bir gönderme yapmış ve ne kadar zengin olduğunu gösterip gelecekte o büyük mabed benim çabalarımla bitmiştir diyerek Süleyman'ı küçük düşürmek istemiştir. Tabi Sultan Süleyman, kanayan yarası olan Şah Tahmasp a istediğini vermeyerek adeta El Cevap niteliğinde bir davranış sergileyerek, Mimar Sinan'a taşları vermiş ve kendi camisinin normal taşlarından daha değersiz olduğunu söylediği bu mücevherleri caminin taşlarına karıştırmasını ve hiç birinin satılmamasını emretmiştir. Mimar Sinan bu istek üzerine caminin minarelerinden birinin taşlarına bu elmasları karıştırıp minareyi dikmiştir. Güneş çıktığında o minare adeta parıl parıl parlarmış ve görenler Sultan Süleyman'ın ihtişamlı camisine hayran kalırmış. Tabi zamanla bu mücevherler eskimiş yağmur sularıyla hava şartları ve günümüzde bildiğimiz gibi foton adı verilen ışığın enerji paketi hali sayesinde parlaklıklarını yitirmişlerdir. Günümüzde Süleymaniye Camii bu görüntüyü sergileyemesede hala heybetli bir şekilde orada durmaktadır...

Amerikan Meclis Binası Kanun Yapıcılar Portresi

KANUN YAPICILAR

Bir çok Avrupalı ve Amerikalının belki bilgisi vardır. Washington D.C. de bulunan Amerikan meclis binası Capitol de dünya üzerinde sivil ve askeri alanda kanunlar oluşturmuş olan büyük insanların mermer portreleri yaptırılmış ve her biri adeta bir müze gibi sürekli ziyaret edilen bu meclis binasına konulmuştur. Bu kanun yapıcılar arasında Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim ve Ayşe Hafsa Sultan'dan doğma I. Süleyman da bulunmaktadır. Her ne kadar portresi babası Yavuz Sultan Selim'e benziyor olsada yinede o duvarların üzerinde büyük bir ihtişamla durmaktadır. Peki her konuda Türkleri Barbar olarak tanıyan ve tanıtan batılı devletler ve Amerikan İmparatorluğu nasıl oluyorda böylesine önemli bir konuda bir Türke yer veriyor? 
Aslında eskiden bugüne kulaktan dolma bilgiler söz konusuydu. Belki bunları duymuşsunuzdur. Sultan Süleyman'ın annesi Ayşe Hafsa Sultanın kırımlı bir yahudi olduğu ve hiç bir zaman dininden taviz vermediği içten içe yaşamaya devam ettiği ve hatta yahudi sarraflarla arasının çok iyi olduğu, onlardan borç alıp zamanından önce geri ödediği gibi söylentiler döndü durdu. Bizler elbette bu konuda kesin bilgiye sahip olamayız. Nasıl ki gerçekleri bilindiği halde bile bir dizide Sultan Süleyman içkici ve kadın düşkünü olarak lanse edilebiliyorsa pekala annesi Hafsa Sultan da bu şekilde gösterilebilir. Bu onla yaratıcı arasında olan bir durum. 
Fakat yinede söylemeden edemeyeceğim. Oğlu Sultan Süleyman neden yahudilerin yönettiği bir mecliste kanun yapıcı olarak bulunmaktadır? Süleyman iyi bir imparator olduğu için mi? Peki 3 oğlunun ölümüne devlet için sebebiyet veren bir adamı seviyorlar mı bu batılılar? Onlar değil miydi Sultan Süleyman ve ordusuna BARBAR diyenler? İşte olay aslında tam olarak burada karışıklaşıyor. Sultan Süleyman'ın o binada bir portre ile tanıtılmasının bir sebebi var elbet. Orda portresi olan herkesin yahudilerle arası son derece iyiydi. Bildiğiniz üzere Sultan Süleymanda Avrupalı yahudilere kucak açan atalarının yolundan ilerlemiş ve onlara imtiyazlar tanımıştır. Bu şekilde bir davranış Yahudiler tarafından asla unutulmamıştır. Onlar bu portrelerle şu mesajı vermektedirler; bizle iyi geçinin öldüğünüzde bile iyi anılın. Bizimle kötü olursanız ne isminiz kalır ne cisminiz...
Akıllıca düşünebilen her insan bu durumun farkına varacaktır. Nice kanun yapıcılar sayılabilir. Ama bu binada bulunan kanun yapıcılar çok farklı. Hepsi birer Yahudi dostu ve onlara gerektiğinde yaşam alanı sunmuş tarihi kişilerdir. Ve ufak bir bilgi daha, Sultan Süleymanın Capitol binasındaki portresini yapanda Yahudi bir heykeltraştır...
Bu yazılarımda kimse Sultan Süleyman a cephe almış insanlar topluluğunda olduğumu düşünmesin. Sadece Yahudilerin Amerika'yı nasıl ele geçirdiğini ve bilinçaltı oyunlarını nasıl sergilediklerini, onlar için her türlü iyiliği yapan insanları bile dünya egemenliği yolunda nasıl kullandıklarını gözler önüne sermek için yazılmış bir yazıdan ibarettir bu konu. Herkes bilemez. Ama herkes öğrenebilir...

21 Eylül 2014 Pazar

TOP KULLANIMI

TOP KULLANIMI

İnsanoğlunun eskiden günümüze kadar sürekli savaştığı ve binlerce yılın sadece 236 yılının barış içinde geçtiğini düşünürsek, dünya üzerinde devamlı bir rekabet ve devamlı bir gelişim söz konusu olmuştur. Son 200 yılı dışarda tutarsak, geride kalan süreçte teknolojik gelişmeler o kadarda süratli olmamıştır. Son 200 yılda adeta Tanrının bir lütfu gibi bütün süper zekalar bir araya getirilmiş ve insanlığa muhteşem buluşlar imkanı sağlanmıştır.

İnsanlık tarihini her bir icat ayrı ayrı değiştirmiştir. Fakat bazıları ülkelerin ve dahi insanların kaderini çok büyük ölçüde etkilemiştir. Bunlardan birisi savaşlarda top kullanımıdır. Top ilk defa Song hanedanı tarafından Çin de ortaya çıkmıştır ve ilk olarak bambu sopalarının içinden çıkan küçük parçacıklarla bombardıman yapılmasıyla başlayan olayların ürünüdür. Bu tarihten sonra bambu sopaları yerine demir, bronz kullanılmaya başlanmış ve insanlık tarihini değiştirecek olan top savaşlardaki yerini almaya başlamıştır. Topun tarihini ince ince anlatmak yerine tarihe damga vuran bazı toplardan bahsedeceğiz.

Öncelikle Organ Gun ismiyle anılan taramalı gibi çalışan 14. ve 15. yüzyıla damgasını vuran bir top çeşididir. Leonardo da Vinci dizaynıyla üretilmiş olan bu top çeşidi portekizliler tarafından da sıkça kullanılmıştır.


Organ Gun





Bir diğeri Culverinler. Culverin ismi verilen bu top çeşidi Fransızlar tarafından üretilen oldukça kullanışlı taşınması diğer toplara oranla çok çok daha kolay ve bir insan yumruğu büyüklüğünde metali fırlatan silahtır. Özellikle kara savaşlarında ordulara büyük zaiyatlar verebilen bu top çeşidi Fransızların bu toplara tekerlek ve kılıf eklemeleriyle çok daha kullanışlı hale gelmiş ve bir dönem Fransızların Napoli'ye kadar yürüyebilmelerini sağlamıştır. Lakin Avrupalı ülkelerin hemen bu silahı taklit etmeleriyle Fransızların üstünlüğü bu alanda sona ermiştir..


Culverin



Belki de çağı değiştirmesi ve bir ülkeyi dünya üzerinden silmesi sebebiyle en çok işlevini yerine getirmiş olan top çeşididir. Bu büyük toplar Macar silah tüccarı Urban tarafından önce Bizanslılara sunulmuş lakin Bizanslılar bu projeye para harcamayı gereksiz görmüş kalelerine ve ona bağlı zift silahlarına oldukça güvenerek tüccarı geri çevirmişlerdir. Urban a kalan tek yol ise Anadolu yakasında dört gözle büyük bir silah bekleyen Mehmed II ile bu projeyi paylaşmak. Dökülen bu büyük top Bizans menzillerinden uzakta olduğun gibi aynı zamanda küçük toplar tarafından da düşman saldırılarına karşı koruma altına alındı. Ardından şehir bu toplarla bombardıman edildi. Tabi herşey bu kadar yüzeysel ve basit değil. Bu toplar ateşlendikten sonra yaklaşık 1 bucuk saatte tekrar ateşlenebilecek hale getiriliyor. Ve ateşlenen toplar üçüncüyü göremeden dağılıyordu. Ama dönemin en güçlü topunu icat eden Macar silah tüccarı gelecekte kendi ülkesinin adeta yıllarca savaş alanı olmasının yolunu açmış ve Osmanlıların yeni bir başkent kazanmasına yardımcı olmuştur.







Gelecek konumuzda sizlerle Avusturya Kraliçesi Maria Therasa'nın hayatından kısaca bahsedeceğiz. Bilindiği üzere dünyayı büyük ölçüde değişime zorlayanlar genelde kadınlar olmuştur...

SIMCITY 5

SimCity 5

İlki 1989 yılında çıkan Simcity serisi çıktığı günden bugüne stratejik simülasyon severlerin büyük oranda ilgi göstediği bir oyun haline geldi. İlk üçü Maxis daha sonraki oyunları Electronic Arts tarafından çıkartılan bu oyunda kendi kentinizi kurabilir ve bu kenti dilediğiniz gibi yönetirken, Tanrısal güçleri kullanarak şehrinize felaketler getirebiliyorsunuz. Simcity 4 ile grafiksel olarak büyük sıçrama gerçekleştiren oyun, 2013 yılında çıkan Simcity 5 ile adeta sıçrama yaptı. Çıkış yaptığı tarihlerde online durum gerektirdiğinden ve serverlerin yetersizliği sebebiyle oyun işkenceye dönüştü. Ardından gelen korsan oyunlar ve daha sonrasında yapımcıların oyunu ve serverleri iyileştirmesiyle son buldu bu durum. Şimdilerde ise yeni ek paketiylede karşımızda olan bu oyun gerçek anlamda beceri gerektirmektedir. Şehirlerinizi kurarken o an ki Ruh halinizin bile şehri nasıl etkileyeceğine siz bile inanamacayaksınız...








Şehriniz komşu şehirlerle ilişki kurma özelliğinede sahip ki bunu Simcity 4 ile zaten deneyimlemiştik. Ama bu seferki ilişkiler daha geniş çaplı ve sizlere kazanç sağlayabilmektedir. Artık Simcity 4 de olduğu gibi şehrinize elektrik telleri ve su boruları döşemenize gerek bırakılmayan bu oyunda yollar döşemeniz yeterli olacaktır. Bu yollar evlere ve iş yerlerine elektrik ve suyu zaten kendi alt yapılarında götürmektedirler. Bu gibi yeniliklerde Simcity nin grafiksel yanı kadar önemli. Bir diğer güzellik ise seçtiğiniz region da bir harika kurmaktır. Bu bir uzay üssü, büyük bir enerji santrali veya uluslararası bir hava limanı olabilir. Hepsinin kendine özgü bir artısı söz konusu.






Şehrinizde Liseler ve üniversiteler sayesinde yapacağınız teknolojik gelişmelerle daha iyi işlevselliğe sahip santraller kurabileceğiniz gibi iyi derecede temiz endüstri binalarıda çıkartabilirsiniz. Böylece artık şehrinizin bir endüstri şehri olabilmesinin yoluda açılacaktır. Tabi herşey endüstriden ibaret değil. Şehirlerinizi hangi yönde ilerletip nasıl kazanç elde edeceğiniz sizin seçiminize bağlı. Eğer haritanız yer altı zenginlikleri üzerine kuruluysa yapacağınız en iyi şey onları çıkartıp işlemektir. Böylece petrol zengini bir şehir kurabilirsiniz. Lakin bilmenizde fayda var, güzel olan çabuk biter...

Bir diğer tercihinizde turizm şehri kurmak. Turizmden geçinen bir şehir kurmanızda size iyi kazançlar elde ettirebilir. Kuracağınız turizm şehirlerinde ulaşım çok önemlidir. Çünkü diğer şehirlerden sizin şehrinize akın eden turistler gidecekleri harikalara veya gitmek istedikleri kumarhanelere kolay ulaşım isterler. Böylece daha fazla turist dolayısıyla daha fazla para elde edersiniz. Kumarhanelerinizin olması sadece trafik sorunu oluşturmaz. Bununla birlikte şehrin suç oranı yükselir. Aslına bakarsanız suç oranı yükseldiği için sizden sürekli polis binası veya kurulu polis binalarına polis arabaları koymanızı isteyen bir uyarı alırsınız. Ama bu uyarı genelde trafik sorunu yüzünden çıkar. Çünkü ne kadar polis karakolu veya ne kadar polis arabası satın alsanızda, trafik probleminiz varsa polisler işlerini bu trafikte asla yapamazlar.






Son olarak önemli bir bilgiyide sizinle paylaşalım. Kurmak istediğiniz şehirlerde önce rüzgarın esme yönünü yani hava akım yönünü tespit edin. Eğer kuracağınız bir santral yahut çöp öğütüm merkezleri esintinin başlangıç noktasına kurulursa şehrinize bu kötü hava akımı karışır ve sağlık giderleriniz artacağı gibi arazi ve ev değerleriniz düşmeye başlar. Kimse kemerburgaz çöplüğü gibi kokan bir şehirde yaşamak istemez değil mi?

Simcity 5 son derece kullanışlı ve bir o kadar da eğlenceli olmakla birlikte gerçeğe büyük oranda uyarlanmış realist yaklaşımlı bir oyundur. Farklı stratejilerle farklı şehirleri meydana getirebilir ve şaheserinize her açıdan bakarak kendinizle gurur duyabilirsiniz. Kendinizi bu mükemmel simülasyon oyununda gerçek bir belediye başkanı gibi hissedebilirsiniz. Ama unutmayın yöneticileri herkes sevmek zorunda değil !!!

Simcity 5 Cities of Tomorrow (Expansion Pack) Trailer

SC 5 Cities of Tomorrow 

EMPIRE TOTAL WAR

Empire Total War

Sıra tabanlı strateji oyunlarından biri olan ve imparatorluklar çağını en güzel savaş görsellikleriyle sunan Empire Total War çıkış yaptığı günden bu yana çok uzun süre geçmiş olmasına rağmen hala geniş etki alanına sahiptir. Oynanabilir ülke sayısı, gerçeğe uyarlanmış olan bağımsızlık hareketleri, ülkelerin tarihi kaderlerini değiştirebilme gücü, ekonomi, diplomatik ilişkiler ve silahlanma yarışı ile yeni dünya savaşları oyunun içeriğini ayrıntılı hale getirmekte ve rutinliği engellemektedir. Oyuna başladığınız zamanlarda oynadığınız ülkelerin 1700 lü yıllarda hangi ülkelerle dost hangi ülkelerle düşman olduğunu iyi araştırın. Harita bilginizde iyiyse başlangıçta kurda kuşa yem olmazsınız.









Oynanış, Civilization oyunlarında olduğu gibi Turn üzerinden ilerler. Her yıl 2 turn yaparsınız ve oyunda bir yaz bir kış olur. Böylece 1 yıl geçer. Kıtalarda savaşlar hızla devam ederken kendinize yeni Avrupalı müttefikler seçebilir, birleşik devletlerin bağımsızlık kazanmaması için kıtadaki Amerikan yerlileriyle ilişkiler kurup onlara maddi ve askeri destek verebilirsiniz. Ayrıntılı diplomasiyede sahip olan bu oyunda yaptığınız hiç bir uğraş boş sayılmaz. Ama bu uğraşlarınız arasına donanmayıda koymak zorundasınız. Çünkü denizleri, limanları olan ama donanması zayıf veya hiç olmayan bir devlet olursanız acı çekmeye ve yavaş yavaş kaybetmeye mahkumsunuz. Bir yandan savaşırken diğer yandan teknolojinizide hızla ilerletmelisiniz. Böylece kalyonlarınız büyüyüp güçlenirken karada da silahlı kuvvetleriniz el bombasına varana kadar etkili silahlara sahip olabilirler. Unutmayın ki gerçek barış, savaşla kazanılır...








Oyunda belkide yapılmış en güzel özelliklerden biriside "Deniz Savaşları". Denizde artık amiral gemisine bağlı bir çok sayıda gemi karşı karşıya gelerek değişik stratejilerle savaş ortamına yarın yokmuş gibi birbirlerine ateş ederler. Deniz savaşları kara savaşlarına oranla biraz daha ilginç ve yönetimi zor olabiliyor. Bunun belkide en önemli sebebi, gemilerinizin manevra yeteneği. Eğer düşmana ters bir dönüş yaparsanız karşınızda az yada eski gemilere sahip bir donanma dahi olsa kaybetme şansınız yüksek. Bu yüzden gemilerinizi arenayı hareketlendirmeden önce tek tek dizmek en makul başlangıç olur. Ardından değişik saldırı şekillerinde isterseniz karşıdaki gemilere "board" yoluyla ele geçirebilirsiniz. Donanmalarınızın tamirinide kıyılarınızda bulunan büyük limanlarda yapmalısınız. Ticaret rotalarında korsanlık yapabilen donanmalarınız size oldukça iyi kazançlar getirebilir. Lakin bu hep bir savaş riski taşımaktadır. Çünkü ticaret rotaları üstün de düşmanınızın ticaret yaptığı ülkeler düşmanınız olmayabilir. 

Gerçek anlamda bir savaş ortamını bizlere sunan ve devlet adamlarını bile işe sizin alıp kovduğunuz, bilim adamları, din adamları ve tabiki suikastçilerinizin olduğu bu geniş kapsamlı oyunu oynamayanlarınız varsa mutlaka oynamanızı tavsiye ederiz.

CIVILIZATION V

CIVILIZATION V

Sıra tabanlı strateji oyunlarının belkide en iyisi olan Civilization serisinin beşinci oyunu olan Civilization V ilk çıktığı andan itibaren kendi oyuncu kitlesi tarafından oldukça beğeni topladı. Her ne kadar beğenilsede bir çok oyun gibi Civilization V eksikleriyle birlikte çıkış yaptı. Serinin bu oyununuda artıları ve eksileriyle değerlendireceğiz.
Öncelikle Civilization IV oyunu çıktığında medeniyetler arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun olmaması oldukça tepkiyle karşılanmıştı. Genel olarak Strateji oyunlarında ortadoğu kullanıcılarınında Osmanlı İmparatorluğu'nu kullanıyor olması sebebiyle tepkiler çok daha büyük olabilirdi. Fakat yapımcıların ortadoğu medeniyetlerini ve dahi Büyük Selahattin ( Saladin ) i bile ekleyerek orta doğulu kullanıcıların tepkilerini azalttıkları söylenebilir. Ama daha sonrasında çıkan ek paketle Civilization IV de Sultan Süleyman ( Suleiman the Magnificent ) ve Mehmed II tarafından yönetilebilen Osmanlı İmparatorluğu oyuna eklenmiş belkide en büyük eksiklik giderilmişti diyebiliriz.



Ama serinin 5. oyunu olan Civilization V de tersi bir durum söz konusudur. Oyunda Osmanlı İmparatorluğu olduğu gibi, ayrıca Trailer Constantinople üzerine kurulmuştur. Sid Meier işin nasıl olması gerektiğini çözmüş olsa gerek art arda gelen DLC ler ve ek paketlerle medeniyet sayısını artırmayı başarmıştır. Civilization V ek paketsizken bir önceki oyununa oranla Diplomatik açıdan geride kalmıştı. Civilization IV de Diplomasi çok üst düzeyde ve teknolojinin bile ticareti yapılabiliyorken, Civilization V de ülkelerle aranızdaki ilişki seviyesini (Friendly, Furious, Neutral) bile görememekteydik. Böylece çok iyi anlaştığınız bir komşunuz durduk yere veya sudan sebeplerle size saldırıp topraklarınızı işgal edebiliyorlardı. Ama gelen ek paketler, önce Gods & Kings daha sonrasında oyunu adeta tavan yaptıran Brave New World ile bir çok eksik giderildi ve oyuncular tekrar tekrar yeni baştan başlayıp sıkılmadan Uzay çağına kadar gidebilmektedirler. Açıkçası bazı saçma durumlar serinin bu 5. oyununda ortadan kaldırılmış durumda. Buna en büyük örnek kesinlikle şehirlerin kendi iç savunmalarıdır. Eski oyunda şehirlerin üstünde askeriniz yoksa düşman hiç güç kullanmadan şehrinizi tamamen ele geçirebiliyordu. Ama yeni oyunda bu söz konusu bile değil. Dolayısıyla yaptığınız duvarlar, kaleler, askeri üsler stratejik önem taşıyor artık.









Din sistemine gelirsek, Gods & Kings ek paketiyle gelen Din sistemi Civilization IV oyunundan çok daha farklı geliştirilmiş. Artık Faith puanı topluyorsunuz tapınaklarınızla ve yeterli seviyeye ulaşan puanlar sonucunda ortaya prophetler yani peygamberler dünya üzerinde başka kimse tarafından bulunmamış dinleri bulurlar. Din bulamayan devletlerse sıçramalar yoluyla komşularının dinlerine bağlanırlar veya diğer ülke misyonerleri sayesinde farklı dinlere mensup olabilirler ki bu tür ülkeler tabir caizse ortalık malı haline geliyor. Çünkü başkentlerinde bile 5 ayrı din olabilirken bu dinleri yöneten ülkeler o başkentlerde imtiyazlara sahip olabiliyor. Ama realist bir yaklaşım Endüstriyel çağdan sonra Din i adeta yok sayıyor, İdeolojiler...

Dünya üzerindeki ideolojiler artık oyuna yön vermeye başlıyor ve yüzyıllardır birlikte geçinip gittiğiniz çok yakın komşunuz bile sırf farklı bir ideoloji seçimi yüzünden farklı bir kutupta yer almaya başlıyor. Bu sebeple komşularınıza Endüstriyel Çağ'a kadar güvenin. Eğer askeri gücünüz yoksa sizi zor zamanlar bekliyor demektir. Faşizm, Komünizm ve Demokrasi seçimleri her ülkeye farklı özellikler bahşetmektedir. Sizlere tavsiyem gerçekte hangi ideolojiye sempati duyuyorsanız onu seçmeyin. Bunun yerine oyunun gidişatına bakın. Oyunun gidişatına göre ideoloji seçimi yaptığınızda sizlere çok daha faydalı olacaktır.

Bir diğer yeni özellikte alanlara maximum koyulabilecek asker sayısı sadece 1. Yani eskisi gibi üst üste onlarca birim koyamıyorsunuz. Bu güzel bir özellik karşınızda bir sürpriz olması engellendiği gibi, Okçuların veya gelecekteki Roketatarların stratejik önemini artırmıştır.








Casusluk sistemi ise belkide bu oyunun en zayıf halkasıdır diyebiliriz. Çünkü Civilization IV de olduğu gibi ajanlarınız bir birim şeklinde olmuyor. Hangi ülkeyi oynuyorsanız o ülkelerin tarihi bazı kişilikleri ajan olarak bir panelde ortaya çıkıyor. Örnek olarak vermek gerekirse, Osmanlı İmparatorluğunda ilginç bir şekilde Roxelana yani Hürrem Sultan, Nurbanu Sultan, Kösem Sultan, İbrahim gibi şahıslar ülkenin casusları olarak çalışmaktalar. Bu ajanlar ülkelerin kime savaş açmak üzere olduğuna varana kadar öğrenebilirler böylece dedikodu yaparak kendinize yeni bir müttefik yapabilirsiniz. Ayrıca bu ajanlar diğer ülkelerin şehirlerinin görünümünü size açtıkları gibi oradan teknoloji çalabilirler. Belkide oyuncuların onlara en az yaptırdıkları bir fonksiyonları daha söz konusu; şehir devletlerinin seçimlerine hile karıştırarak onları kendi müttefikiniz yapabilirsiniz. Lakin dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Bazı şehir devletler müttefik sahibiyse çok çetin ceviz olabiliyor. Böylece casusunuzu yakalayıp öldürebiliyorlar. 3. seviye bir ajanınız ölürse çok üzülürsünüz benden söylemesi.

Son olarak Brave New World isimli ek paketle gelen Ticaret özelliğine bakacak olursak, gerçekten çok iyi düşünülmüş bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkelerle ve şehir devletlerle vagonlarınızla karadan veyahut ilerki çağlarda denizden gemilerle ticaret yaparak büyük bir devlet hazinesi elde edebilirsiniz. Tavsiyem, mecbur kalmadığınız sürece vagonlarla ticaret yapmak yerine, gemilerle denizden ticaret yapın. Çünkü kazancı neredeyse iki kat daha fazla. Bu ek paketle gelen bir diğer özellikte Diplomatlar. Elinizdeki ajanları belli bir çağdan sonra ülkelere diplomat olarak yollayabilir ve ikili ilişkilerinizi denetlerken farklı ideolojiye sahip ülkelerde kendi ülkenizin propagandasını yapabilirsiniz.

Eğer özetlememiz gerekirse, gerçek anlamda ek paketleriyle yapılan eklentiler sayesinde çağımıza uygun bir strateji oyunu ortaya çıkarılmıştır. Umuyoruz ki The Sims serisi gibi saçmalayarak yeni bir oyun çıkarılmaz ve bizleride bu güzel oyundan mahrum bırakmazlar. Soru ve görüşlerinizi yorumlarınızda söyleyebilirsiniz. Bu oyun hakkında yeterince ayrıntılı bilgiye sahibiz. Karşılaşabileceğiniz herhangi bir sorun olduğu gibi oyun içindeki işlevlerle ilgili sorularınızı bekleriz...